Asfalt Ovalardaki Abdal İçin: Behçet Necatigil Sempozyumu
Arzu Aygün
Sayı 17-18: Bahar 2005

Behçet Necatigil, kimi zihinlerde”sevgileri yarınlara bırakmak” çağrışımından ibaret bir şair imgesi olabilir. Halbuki bir de, “Çoklarından düşüyor da bunca / Görmüyor gelip geçenler / Eğilip alıyorum / Solgun bir gül oluyor dokununca” vardır. “Ben oraya koymuştum, almışlar / Arasına sıkışık saatlerin / Çıkarır bakardım kimseler yokken / Beni bana gösterecek aynamdı, almışlar” da vardır. Daha birçokları da vardır hatta. Necatigil şiiri, belki”sır küpü”, belki”gül goncası” ve belki de başka bir şeydir. Hem bu şiirin ne olduğunu anlamaya küçük de olsa bir adım yaklaşmak, hem de Necatigil’i anmak gayreti ile 27 Nisan 2005 tarihinde, Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Merkezi tarafından düzenlenen Behçet Necatigil Sempozyumu’nun başlığı dikkate değerdi: “Asfalt Ovalarda Yürüyen Abdal”. Demek ki”sır küpü” ve”gül goncası” olabilecek bu şiirin asfalt ovalarda söylenmiş koşmalar olma ihtimali de artık belirgindi.

Behçet Necatigil’in ailesinin de katıldığı sempozyum, bütün bir güne yayılan çeşitli etkinliklerden oluşuyordu. Programda, bildirilerin yanı sıra Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nün bu yılki sahiplerini bulacağı ödül töreni, bir şiir akşamı ve şairin dsotlarıyla öğrencilerinin katılımıyla yapılacak bir söyleşi de yer almaktaydı.

Gün, “Solgun Bir Gül Dokununca”nın, Necatigil’in kendi sesinden dinlenmesiyle başladı. Oturumlar öncesinde, Sabit Kemal Bayıldıran, açılış bildirisini sundu. Necatigil’in, sempozyum başlığının esin kaynağı olan”Abdal” şiirini, onun şiir dünyasını gösteren önemli bir örnek olarak öneren Bayıldıran, Necatigil’in aslında tek bir şiir yazdığını düşünmekteydi: “Necatigil Şiiri”.

Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü öğretim üyelerinden Süha Oğuzertem’in başkanlık ettiği ilk oturumda, Mehmet Kalpaklı’nın gerçekleştirdiği ilk sunuşta, Behçet Necatigil şiiri’nde Divan edebiyatı etkisinin altı çizildi. “Kurar yeni barınak / Kullanıp aynı taşları” dizelerine dikkat çeken Kalpaklı, bu dizelerin Divan edebiyatı poetikasını temelini ifade etiiği saptamasında bulundu. Bu saptama, daha ilk bildiride açılan, başlıbaşına”yeni” bir pencereydi. İkinci konuşma, Orhan Tekelioğlu tarafından hazırlanan metne dayanıyordu. Tekelioğlu’nun sempozyuma katılamaması nedeniyle, Türk Edebiyatı Bölümü öğrencilerinden Murat Cankara’nın sunduğu bildiride, yazar, Necatigil’in”Bile / Yazdı” adlı eserinin Türk Edebiyatı’nda bir benzerinin bulunmadığını, bu eserde Necatigil’in, bize poetikasının ipuçlarını veriğini belirtiyordu. “Bile / Yazdı”da, “Hayır!” demenin”hayırlı bir iş” olduğunun vurgusuna dikkat çekilirken, Necatigil’in kendini konumlandırdığı felsefî alanın Varoluşçuluk olduğu da not düşüldü. İlk oturumda son olarak söz, Rahim Tarım’ındı. Tarım, “Kaybedilmemiş ki / Hatıralar sağolsun / Işıkları yandıkça / Yeri belli çocukluğun” dizeleri ışığında Necatigil poetikasında çocukluğun yeri dolayımında gerçekleştirilmiş psikanalitik bir inceleme sundu.

Türk Edebiyatı Bölümü öğretim üyelerinden Nuran Tezcan’ın başkanlık ettiği ikinci oturumda, ilkin Çinli şair Li-Po ile Necatigil arasında gelenekten yararlanma açısından bir paralellik gören Laurent Mignon söz aldı. Taoculuk kalıplarını kendine göre yeniden yorumlayan Li-Po’nun yaptığını, Mignon’a göre, Necatigil de tasavvuf ve hatta Divan edebiyatı için yapıyordu ki bu Mehmet Kalpaklı’nın tezinin de doğrulanması anlamına geliyordu. Mignon’un ardından Emre Zeytinoğlu, “Kitaplarda Ölmek” şiirinde yer alan”Doğduğu yıl, / çizgi, / öldüğü yıl, / bitti” dizesindeki kısa çizgiyi başlık olarak kullandığı bildirisinde, bu imin anlamını tartıştı. Sonuç olarak, bu imin bir kapı ya da bir köprü olarak okunabileceği ve her iki durumda da bir”ara” halin tasarlanması anlamına geldiği noktasına vardı. Oturumun diğer konuşmacıları Türk edebiyatı Bölümü mezunlarından Şehnaz Şişmanoğlu ile bölüm öğrencilerinden Alphan Akgül’dü. Şişmanoğlu, Necatigil’de”evler”i incelediği tez çalışmasından hareketle bir sunum gerçekleştirdikten sonra Alphan Akgül Necatigil’de”lamba” ve”abdal” imgelerine değindi. Bu bildiriyle, sempozyum başlığının esin kaynağı”abdal” imgesi bir kez daha vurgulanmış oldu.

Son oturuma Türk Edebiyatı Bölümü öğretim üyelerinden Öcal Oğuz başkanlık etti. Bu oturumda, Mahmut Temizyürek’in bildirisi Kafka ile Necatigil arasında benzerlikler gören bir bakışın ürünüydü. Diğer bildirilerden farklı olarak, “Azaplıktan şiir ile Kurtulan” başlıklı bu bildirinin basılı hali de dinleyicilere sunuldu. Temizyürek’in ardından şair Can Bahadır Yüce, bir eleştirmen olarak değil, bir”Necatigil okuru” sıfatıyla konuşacağını ifade ederek başladığı sunuşunda, Necatigil’e”mistik” demenin mümkün olup olmadığını tartıştı. Yüce, Necatigil’in Ödül jürisi adına Doğan Hızlan bir konuşma yaptı ve ödülü sahiplerine şairin eşi Huriye Necatigil takdim etti. Akif Kurtuluş ve Betül Tarıman, kısa birer teşekkür konuşması yaptılar.

Sempozyumun son bölümünde, Necatigil’in dostları ve öğrencilerinin katılımıyla bir söyleşi yapıldı. Doğan Hızlan, Mustafa Şerif Onaran, Hikmet Sami Türk ve Hilmi Yavuz, Necatigil’e dair anılarını ve duygularını dile getirdiler.

Bütün bir gün sonunda, kimi zihinlerde artık”sevgileri yarınlara bırakmak” olgusunu aşan bir şair vardı; kimi zihinler ise zaten farkında olduğu Necatigil ile dolu bir günün bıraktığı sorularla meşguldü. Sorular vardı, çünkü Necatigil bir”derya” iken soruların tükenmesi, anlamın orta yerde ışıldaması kolay değildi.

aygun@bilkent.edu.tr