Genç Eleştirmenler Sempozyumu 6'nın Ardından
Sevim Kebeli
Sayı 17-18: Bahar 2005

Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü’nün bu sene altıncısını düzenlediği Genç Eleştirmenler Sempozyumu, 9-10 Mayıs tarihlerinde yapıldı. Türk Edebiyatı Bölümü yüksek lisans öğrencilerinin hazırladığı 15 bildirinin sunulduğu sempozyumda Türk edebiyatı alanında çeşitli konular gündeme getirildi. Sempozyumun açılış konuşmasını bölümün doktora öğrencilerinden Yalçın Armağan yaptı. Armağan, yazı yazmanın sürekli kendini yenilemeyi gerektiren bir eylem olarak aslında”genç kalmaya yazgılı olmak” anlamına geldiğini söyledi. Ayrıca, Genç Eleştirmenler Sempozyumu’nun akademik eleştiriye canlılık getirdiğini belirterek bu sempozyumun gençlerin de söz söyleyebildiği bir platform oluşturması bakımından önemine dikkat çekti.

Sempozyumun ilk konuşmacısı olan David Selim Sayers, “Tıflî Hikâyeleri”nden bahsederek, bu hikâyelerin tarihsel süreci içinde ele alındığında ayrı bir tür olarak değerlendirilebileceğini söyledi. Bu tezini Tayyarzade hikâyeleri bağlamında örnekleyen Sayers, konuya yeni bir perspektif getirdi. Erkan Erginci, Hovannes Balıkçıyan’ın Ermeni harfleri ile Türkçe yazılmış, 1863 yılında yayımlanmış olan romanı Karnig’den bahsetti. Türkiye’de akademik eleştirinin çok az ilgilendiği bir konuya odaklanan Erginci’nin bildirisi, arka planda kalmış bir eseri gündeme getirmesi açısından önem taşıyordu. Firdevs Canbaz, Tanzimat dönemi yazarlarından Fatma Aliye’nin feminizm ve Osmanlı toplumundaki kadın hareketi konusundaki görüşlerini Fatma Aliye’nin makalelerinden yola çıkarak açıkladı. Reşat Enis’in eleştirmenlerce toplumcu-gerçekçilik bağlamında değerlendirilmiş olan Afrodit Buhurdanında Bir Kadın romanını Neslihan Demirkol, bireysel bir hikâye olarak okudu. Romanın ana karakteri olan Yıldız’ın çöküşünün aslında, bireysel tercihlerinin bir sonucu olarak yorumlanabileceğini söyledi.

İkinci oturumda ilk olarak söz alan Senem Timuroğlu, Esat Mahmut Karakurt’un Kadın Severse romanını feminist eleştiri açısından değerlendirdi. Ardından Aslı Güneş, Muazzez Tahsin Berkand’ın Dağların Esrarı romanından örnekler vererek”kanon dışı edebiyatın” Kemalist modernleşmenin taşıyıcısı olarak yorumlanmasının mümkün olduğunu dile getirdi. Güneş, Dağların Esrarı gibi popüler aşk romanlarının ideolojik yapının medenîleşme hedefine paralel bir anlayış taşıdığını ifade etti. Emrah Pelvanoğlu, Safiye Erol’un Ciğerdelen romanında tarihsel olguların romanın kurgusundaki yeri ve işlevinden bahsetti. Sempozyumun ilk günündeki son bildiriyi sunan Sıla Arlı, popüler edebiyata değinerek, Kemalettin Tuğcu romanlarının popüler kültürdeki yeri üzerinde durdu.

Şiir yolculuğunun ilk durağı William Butler Yeats’in”Bizans’a Yolculuk” ve Yahya Kemal Beyatlı’nın”Hayâl Şehir” adlı yapıtlarıyla İstanbul oldu. Asya ile Avrupa’nın büyük karşılaşmasının tarihî mekânı olan İstanbul’a selam durulduktan sonra ise dinleyicileri Avrupa’nın tarihî şehirlerine götüren şiirler okundu. Büyük savaş acılarının şehirlerdeki yansımasını anlatan Paul Eluard’ın”Savaş Sırasında Paris” ve Dogmar Nick’in”Şehirler” adlı şiirleri büyük savaşların ürkütücü atmosferini salona taşıdı. Ertesinde, Asya’nın güzellikleriyle ilgi merkezi olmuş kentleri, özlem duygusunun hakim olduğu şiirlerle anıldı. Kerim el- Iraki’nin”Bağdat” şiiri salona ayrı bir hüzün verirken, Anooshirvan M. Miadji’nin, Hafız-e-Şirazi’den okuduğu gazel salondan büyük alkış aldı. Yolculuğun son durağı ise Türkiye oldu ve ülkemizin batısından ve doğusundan şehirleri anlatan şiirler okunarak program tamamlandı.

Sempozyumun ikinci gününde Burcu Şafak, Füruzan’ın Kırkyedililer romanındaki aile modelini, Karl Marks’ın burjuva aile konusundaki eleştirileri çerçevesinde değerlendirdi. Tuğba Yıldırım, Aziz Nesin’in Tatlı Betüş romanındaki Betüş karakterini psikanalitik eleştiri çerçevesinde yorumladı. Berna Akkıyal, Adalet Ağaoğlu’nun, Ölmeye Yatmak, Bir Düğün Gecesi ve Hayır romanlarından oluşan”Dar Zamanlar” üçlemesindeki kimlik sorunsalını, romanlardaki anlatı biçimleri ile birlikte değerlendirdi. Gökhan Tunç, Tahsin Yücel’in Bıyık Söylencesi romanında bıyığın, erkeklik, phallus, toplumsal konum ve iktidarı temsil eden yapısına dikkat çekti.

Son oturumda Arzu Erekli, Sevim Asımgil’in Dilara romanından yola çıkarak”hidayet romanları” olarak tanımlanan türdeki romanların anlatı ve tür özelliklerinden bahsetti. Sempozyumun son iki bildirisi ise şiir alanında odaklanmıştı. Alphan Akgül, Oktay Rifat’ın şiirlerinde”güneş” imgesinin metaforik ve metonimik düzlemde nasıl kullanıldığını anlattı. Son konuşmacı olan Nilay Özer, Turgut Uyar’ın şiirlerinde tarihin nasıl kurgulandığını ele aldı.

Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Merkezi tarafından bu yıl altıncısı düzenlenen Genç Eleştirmenler Sempozyumu’nda popüler kültür, şiir, roman ve hikâye gibi konulardan oluşan geniş bir yelpazede, yeni ve özgün fikirler dile getirildi. Canlı tartışmaların yaşandığı soru-cevap bölümünde de farklı görüşler tartışıldı.

Sempozyumda Sunulan Bildiriler

David Selim Sayers: “Tıflî Hikâyelerinin Türleşme Süreci” Erkan Erginci: “İlk Türkçe Romanlardan Karnig’de Baba Figürü” Firdevs Canbaz: “Fatma Aliye Hanım’ın Makalelerinde Kadın Sorunu” Neslihan Demirkol: “Afrodit Buhurdanında Bir Kadın’da Cinsel Ahlâk” Senem Timuroğlu: “Kadın Severse’de Analistin Aşk İlişkileri” Aslı Güneş: “Kemalist Muaşeretin Romanı: Dağların Esrarı” Emrah Pelvanoğlu: “Ciğerdelen’de Tarihin Söylem Olarak Kurgulanması” Sıla Arlı: “Kemalettin Tuğcu’nun Romanları ve Popüler Edebiyat” Burcu Şafak: “Kırkyedililer’de Anne Figürü” Tuğba Yıldırım: “Fettan Kadının Kaleydoskobu: Tatlı Betüş” Berna Akkıyal: “Dar Zamanlar’da Anlatı Biçimleri ve Kimlik Sorunsalı” Gökhan Tunç: “Bıyık Söylencesi’nde Bıyıkla Söylenen” Arzu Erekli: “Hidayete Ertelenen Aşklar: Dilara” Alphan Akgül: “Oktay Rifat Şiiririnde Güneşin Üç Hali” Nilay Özer: “Turgut Uyar’ın Divan’ında Tarih ve Biçim”

sevimk@bilkent.edu.tr