Türk Edebiyatı Bölümü’nün Başkanı Prof. Talât Halman, Hece dergisinin eleştiri özel sayısında (Mayıs-Temmuz 2003) yer alan “Batılı Eleştiri Kuramlarının Etkisinde Eleştiri Sorunu” başlıklı yazısında “Türkçe ürünlerimizin estetiğini yabancıların ölçütleriyle değerlendirmeye çabal[ayan]” (455) yazarları eleştiriyor ve birçok “dış kuramlar”ın Türk kültürüne uygulanamayacağını belirtiyordu.
Halman, yazısında, çoğu zaman yaptığı gibi, anlatmak istediklerini bazı beyitlerle betimliyordu:
“Değilsen Foucaultcu / futbolcusun futbolcu”;
“Kimler için mürşit değilse Lacan / onlardır yaradana yan bakan”;
“Eleştiri için Barthes / en önemli şart”;
“Tek üstat Saussure / gerisi püsür” (455).
Halman, bu yazıda dile getirdiği düşünceleri Gazi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nün düzenlediği “Edebiyat İlmi ve Problemleri” sempozyumunun 23 Eylül 2003 tarihli ilk oturumunda da tekrarladı ve bu kez yerli eleştirmenleri de kapsayan bir şiir okudu:
Kuram Kursu
Her Türk eleştirmenine bir Batılı kuram yeter:
Kimine Derrida ya da Eichenbaum ya da Riffaterre.
Yabancı kuramcıların vurduğu yerde gül biter:
Bugün Batı özentimiz Tanzimat’tan bile beter.
“Ego”muz azman, hep Eco için, Foucault için “alter”.
Bana bir Türk Genette göster, bir Türk Deleuze mölöz göster:
Al, uygula: Guattari, Jameson, Kristeva, Showalter...
Eleştiride özgünlük, taklitçi olmaktan beter:
Bize ille de gerek herr ya da monsieur ya da mister...
Kuram alanında niçin olamaz millî karakter?
Ne mutlu ki hep çömeziz: Batı bize alma mater.
Onlar üretsin, ne rahat! Bizler niye dökelim ter?
Türk eleştirmenlerin çoğu için Homi Bhabha
Allah baba!
Karman çorman
Paul de Man
Naziymiş, olsun, ne çıkar? O bizim için kahraman.
Marxist olsa da Eagleton
Hem solcunun, hem sağcının gözünde gönlünde tonton.
Edebiyat dünyamızda bir yüce tanrıdır Lacan:
Aslında “yaradana yan bakan”,
Ama, her yerde hâzır, nâzır ve cennetmekân.
Dünyaya kuramlar kattı Shklovsky, Jeyifo, Zizek–
Filistinli, Bulgar, Yunan, Hintli, Rus, Afrikalı, Çek:
Chakrabarty, Tomashevsky, Mukarovsky, Havranek...
Peki, biz Türklere sıra hangi yüzyılda gelecek?
Vodicka, Volosinov, Vygotsky, Tynjanov, Barthes
Türk edebiyatını yorumlamak için şart...
Gîtahi Gîtîtî, Appiah, Todorov, Watzlawick...
Ama, neden biz kendimiz hiç kuram üretemedik?
Dünya eleştirisinde Türkiye yoksul, patetik.
Haydi diyelim ki bizden çıkmaz bir kuramsal havuz,
Tek bir kuram veremez mi Parla, Belge, Koçak, Yavuz,
Oktay, Gümüş, Oğuzertem, Akatlı, Irzık, Kahraman?
Kuram yaratmazsak, suspus kalırsak hâlimiz yaman.
Kuramları eleştirsek? İhanet olur o zaman!
Dışardan aldığımız her yöntem her derde derman.
Yabancı kuramcılara sataşanın hâli duman!
İthal malına karşı ya – hemen susturulsun Halman!
Halman aynı konuşmada Hece dergisindeki yazısından sonra Hilmi Yavuz’un bir beyit yazdığını söyleyip bu beyti dinleyicilere aktardı. Yavuz’un beyti şöyle:
Halman der: Yok mu bir yerli kuramcı, a birâder?
Yavuz der: Var, hocam! Al sana yerli kuramcı: Rifat Er!
Bölümümüzün öğrencilerinden Devrim Dirlikyapan, sempozyumdan bir süre sonra oluşturduğu bir e-posta grubuna Talât Halman’ın “Kuram Kursu” başlıklı şiirini gönderince “yerli” ve “yabancı” kuramlar konusunda çeşitli şiirler ve beyitler yazılmaya başlandı.
Prof. Halman’ın şiirinde adı geçen Süha Oğuzertem, Halman’ın yazısında geçen bazı sözcük ve ifadelerden yararlanarak yazdığı “lâzım” redifli gazelini e-posta grubuna iletti:
İçkuramsal Gazel
Yabancıdır dış kuram, bize iç kuram lâzım
Özgünlük icat buluş, yaratı falan lâzım
Zihin tembelidirler yavuzorhanveoğuz
Hapur hupur yuttular, önce hazmetmek lâzım
Apodiktik absolut, oksidantal oryantal
Başı kabak besleme, yerli etiket lâzım
Sömürgeci partizan, dış kuram bize uymaz
İthalattan vazgeçin, kuram ihracı lâzım
Hem suçludur hem güçlü oğuzorhanveyavuz
Suçlu köleler değil, güçlü görkemler lâzım
Mezhepçi hizipçiler, kestirmeci özenti
Hoş boş sözler mi lâzım, ufuk ve yöntem lâzım
Düşünsel açıların dar cenderesi değil
En geniş ve kapsamlı yaman sentezler lâzım
Ödünçsel döngülerin kısır gözlüğü değil
Bize bolca muhteşem çok şaheserler lâzım
Taklit tahrif ve kopya, göz kamaştırmak değil
Yerli mallarımızı baş tacı etmek lâzım
Feminist midir nedir, freudcu marksist midir
Tam bir kuram kölesi oğuz olmamak lâzım
Dış kuramlar bize ters, yerli şekspirler lâzım
Ödünç markalar değil, yamanözhalmans lâzım
Oğuzertem’in ardından bölümümüzün öğrencilerinden Alphan Akgül, yazdığı şiiri grupla paylaştı:
Hüzünlü Bir Kuram Şiiri
ne kuramlar gördüm zaten yoktular
gördüm ki yerli metinlere hiç uymadılar
dediler kolay çözülür ithal aklın düğümü
yine de yazarım oğuzorhanyavuz’dan gördüğümü
bülbül gibi kuram ehlini tekrar eylemek olmaz
haydi birader gel sen de bir yerli kuram yaz
görüp ahkâm-ı kuramı şimdi metinlerden
çekildik kahrolarak bu kuram işlerinden
alphan der, acep kuram işleri n’ola
iktibas edecek yerli kuramcı kim ola
Alphan Akgül’ün “yerli kuram” hakkındaki bu sorularından sonra, yine bölümümüzün öğrencilerinden İrfan Karakoç, divan şiiri estetiğini iyi bilen bir şair edasıyla yazdığı şiirini e-posta grubuna gönderdi:
Kurama Berceste Gazel
hoşca bak kurama kim zarif-i üdebasın sen
ayine-i kenz-i kuram olan tenkîdansın sen
mestane kuram-ı ecnebiye baktık
her birin ayrı okumayla, raporla geçtik
tiz metne bakanın payine Freud dolaşır
kuramla giden erişir maksad-ı anlama
kadem kadem şerhi hocam o metnin
düşman-ı kuramın ezasına değmez mi
ettik o kadar hıfz-ı kuram ki İrfan
ayine-i metn-i Eagleton’da nihanız
Kuram şiirleri yalnızca yazılı kaynaklarda kalmayıp derslerde, toplantılarda ve buluşmalarda da konuşuldu, şifahen nazireler okundu. Bu şifahî beyitlerden Hilmi Yavuz’a ait olan bir tanesi şöyle:
Ne kuram kölesi olunuz ne vezin
Nerede Batılı bir kuram görürseniz ezin.
Türk Edebiyatı Bölümü’nde “yerli” ve “yabancı” kuramlarla ilgili şiirlerin bunlarla sınırlı olmadığı rivayet edilmekte...