0 KANAT: Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Merkezi Haber Bülteni
Türk Edebiyatından Batı Dillerine Yapılan Çeviriler Hakkında
Laurent Mignon*
Sayı 13: Güz 2003

Edebiyat ve Eleştiri dergisinin düzenlediği “Türk edebiyatı diğer dillere niçin çevril(e)miyor?” başlıklı panelde (sayı 64, Kasım-Aralık 2002, 11-19) konuyu çeşitli boyutlarıyla ele alan konuşmacılar, Türk edebiyatına odaklandıkları için, yalnızca Türk edebiyatı metinlerinin değil, İngilizce dışındaki dillerden yapılan çevirilerin oranının genelde düşük olduğuna değinmiyorlar. Türkiye’de olduğu gibi, Almanya, Fransa ve İspanya’da da çevirilerin çoğu İngilizceden yapılıyor. Anglo-Sakson dünyasında ise aslı İngilizce olmayan edebiyata ilgi çok sınırlıdır. Örneğin İngiltere’de bir yılda basılan edebî çeviriler, yayımlanan bütün kitapların yüzde beşinden daha azdır. İngiltere’deki edebiyatçılar arasında yabancı edebiyata fazla merak duyulmaz. İngiliz edebiyatının önde gelen romancılarından Martin Amis, edebiyat ve kültür hakkında yazdığı makaleleri bir araya getirdiği The War against Cliché: Essays and Reviews 1971-2000 (Klişelerle Savaş: Denemeler ve Eleştiriler 1971-2000) adlı kitabını 2001 yılında yayımladı. Yazarın yaklaşık kırk yazısını içeren kitapta, Cervantes ve Kafka’nın dışında İngilizce yazmayan yazarlardan pek sözedilmemesi durumun ne kadar vahim olduğunu gösteriyor. Elbette Cervantes ve Kafka her zaman yeniden okunması, yeniden keşfedilmesi gereken yazarlardır, ancak onların ölümünden bu yana kayda değer birçok İspanyolca ve Almanca eser yazıldığını Anglo-Saksonlar dahil, hiç kimse inkâr edemez. Mavi gezegenimizde İngilizce yazmayan çoğunluğa karşı bu ilgisizlik düşündürücü, hattâ endişe vericidir. Türk edebiyatının başka dillere çevril(me)me sorunu, İngilizcenin kültürel hegemonyası bağlamının dışında sağlıklı bir şekilde değerlendirilemez.

İngilizceden sonra Fransızca ve İspanyolca, sömürgecilik tarihinin bir sonucu olarak, dünyada coğrafî bakımdan en çok yayılmış diller olduklarından, doğal olarak en fazla edebî eser bu dillerden çevriliyor. Fransızca ve İspanyolcayı, belli ölçülerde Arapça ve Rusça izliyor. En çok bilinen dillerden yapılan çevirilerin sayıca öne geçmesinin bizce en önemli nedeni, bu eserleri çevirebilecek nitelikteki insanların sayısının çok oluşudur. Türkçe, Flemenkçe veya Japonca edebiyat, sayısal nedenlerden dolayı az çevrilmeye mahkûmdur. Dolayısıyla, Türk edebiyatının yeterince çevrilmemesi ve yurt dışında yeterince tanınmaması, çok özel bir durum değildir. Yunus Emre’den sonra yurt dışında en çok tanınan Türk şairi Nâzım Hikmet’in sözleri ile ifade edersek: “Dünyada, memleketimizde ve şehrimizde / bu işte de çoğunluk bizde”. “Biz” öznesi, evde İngilizce, Fransızca, İspanyolca, Arapça ya da Rusça konuşmayan milyarlarca insanı ifade etmektedir.

Peki bugün Berlin’de veya Londra’da büyük bir kitapçıya giren ve Türkçe bilmeyen bir kitapsever, çağdaş Türk edebiyatından çevirilmiş hangi eserlerle karşılaşabilir? Türkçeden hangi eserlerin çevrildiğini öğrenmek için internetteki İngiliz, Alman, Fransız ve İspanyol kitap satış sitelerine baktığımızda görüyoruz ki Türk edebiyatı diğer edebiyatlar arasında hiç de fena temsil edilmemektedir. Bu dört dile en çok çevrilen eserler, Yaşar Kemal ve Orhan Pamuk’un romanları ile Nâzım Hikmet’in şiirleridir. Şiir kitaplarının az basıldığı ve az satıldığı bu çağda Nâzım Hikmet’in en önemli özelliği, bu dört dilde de, yalnızca onun şiirlerini içeren çeşitli seçkilere ulaşılabilmesi. Fazıl Hüsnü Dağlarca ve Orhan Veli’nin şiir seçkilerini ise Fransızca, Almanca ve İngilizcede bulmak mümkün. Bir yayıncı için ticarî açıdan riskli olan şiir, daha çok belli konularda uzmanlaşmış yayınevleri tarafından basılmaktadır. Fransa’da sadece şiir yayımlayan Arfuyen yayınları, Fazıl Hüsnü ve Orhan Veli’nin şiirlerinin yanı sıra Ahmet Haşim ve İlhan Berk’in şiirlerinden de seçmeler yayımladı. Almanya’da, dünya edebiyatına ağırlık veren Unionsverlag, Türkçeden çevrilmiş şiir seçkileri de yayımlamakta; Dağyeli yayınları ise Türk edebiyatına odaklanmaktadır. Bu yıl İspanya’da Verbum yayınları Los Laberintos de Agosto y Otros Poemas (Ağustos Dehlizleri ve Diğer Şiirler) adıyla Tuğrul Tanyol’un bir şiir seçkisini yayımladı. Ancak sıradan okur için, Türk şiirine giriş daha çok İngilizcede Nermin Menemencioğlu, Talât Halman, Feyyaz Karacan Fergar ve Kemal Silay’ın, Fransızcada Nimet Arzık’ın ve Almancada Yüksel Pazarkaya’nın hazırladıkları antolojilerle mümkün olmaktadır.

Türkçeden Batı dillerine yapılan çeviriler arasında düzyazı türleri şiire göre çok daha geniş bir yelpazede okura sunulmaktadır. Yaşar Kemal ile Orhan Pamuk’un eserleri Avrupa’da birçok edebiyatseverin kitaplığında bulunuyor. Latife Tekin’in eserleri de Almanca, Fransızca, İngilizce ve İspanyolcaya çevrilmiş durumda. Dikkate değer bir nokta, Sevgili Arsız Ölüm’ün İspanyolcaya El Pañuelo Turco (Türk Mendili) adıyla çevrilmesi ve kapakta başörtülü bir kızın oryantalist üslûptaki bir resminin yer alması. Martinez Roca yayınevinin eserle bu kadar ilgisiz bir başlık ve kapak resmi kullanması Türk edebiyatının İspanya’ya oryantalist klişelerle pazarlanabildiğini gösteriyor. Reşat Nuri Güntekin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Orhan Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar, Haldun Taner ve Aziz Nesin gibi Türk edebiyatına damgalarını vurmuş yazarlar da Almanca, Fransızca ve İngilizceye çevrilmekte, ancak eserlerin seçiminde tutarlı bir yayın politikası göze çarpmamaktadır. İspanyolca okur ise bu denli zengin bir yelpazeye sahip değilse de, örneğin Ömer Seyfettin’in Cuentos Turcos de Ayer (Eski Türk Hikâyeleri) adıyla çevrilen öykü seçkisini, çevirileriyle Türk edebiyatını İspanya’da tanıtmak için çok emek vermiş olan Ertuğrul Önalp’ın çevirisinden okuyabilir.

Türkiye’deki kitap piyasasının özellikle Fransa’da yakından izlendiği, son aylarda çevrilen eserlere bakınca anlaşılıyor: Murat Mungan’ın Üç Aynalı Kırk Oda adlı öykü kitabı Ekim ayında Alfred Depeyrat’nın çevirisiyle Actes Sud yayınları tarafından yayımlandı. Kitap, Levent Yılmaz’ın editörlüğündeki Türk Edebiyatı dizisinden çıktı. Aynı yayınevi Perihan Mağden’in Haberci Çocuk Cinayetleri adlı eserini Sylvie Taussig ve Cemil Ulu’nun çevirisiyle yayımladı. Aslı Erdoğan’ın Kırmızı Pelerinli Kent adlı eseri ise Esin Soysal Dauvergne’nin çevirisi ile Nisan ayında çıktı. Ahmet Altan, İhsan Oktay Anar, İnci Aral, Enis Batur, Suat Derviş ve Mine Kırıkkanat da eserleri Fransızcaya çevrilmiş Türk yazarlarından. İngiltere’de ise Milet yayınevinin uğraşları dikkate değer: Erendiz Atasü, Füruzan, Rıfat Ilgaz, Muzaffer İzgü, Perihan Mağden, Aziz Nesin ve Buket Uzuner’den İngilizce çeviriler okurlara sunulmuş durumda. İngiltere’deki Milet gibi Almanya’daki Dağyeli yayınları, okurları Metin Kaçan ile, Unionsverlag ise Fakir Baykurt, Ferit Edgü, Zülfü Livaneli, Celil Oker, Sait Faik, Latife Tekin ve Mehmet Uzun ile tanıştırdı.

Kitapları bulmak için vakti, almak için parası olan bir Fransız, Alman veya İngiliz okurun bugünkü Türk edebiyatıyla “tanışıklık” düzeyinde bir ilişki kurması çok zor değil. Türkiye’de ise Kültür ve Turizm Bakanlığı, Remzi Kitabevi ve Anatolia Publishing, Türk edebiyatını çeviri yoluyla da tanıtmayı hedefliyorlar. Ancak onların kitapları daha çok yerli pazara yönelik ve yurt dışında dağıtılmıyor.

Türk edebiyatının Batı dillerindeki temsilinde belli bir seçenek çeşitliliği görülse de, çeviriler yirminci ve yirmi birinci yüzyıl edebiyatıyla sınırlı kalmaktadır. Oysa hiç kuşkum yok ki Vartan Paşa’nın Akabi Hikâyesi ya da Ahmet Mithat Efendi’nin Felsefe-i Zenân’ı, Fransız ya da Nikaragualı okura da hitap edecektir.

* Dr. Laurent Mignon, Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü’nde öğretim üyesidir.

pcult@bilkent.edu.tr