Behçet Necatigil Şiirinde Kültür, Dil ve Kimlik
Şehnaz Şişmanoğlu
Sayı 11: Kış 2003

Edebiyat alanında tek bir yazara odaklanan bilimsel çalışmalar ülkemizde genellikle bir bağlama oturtulmadan ya da kuramsal çerçeveden yoksun olarak kaleme alınmaktadır. Bu çalışmalarda çoğunlukla, ele alınan edebiyatçının ortaya koyduğu yazınsal yapıtın yetkin bir incelemesinden çok, bu yazarın ayrıntılı yaşam öyküsüne ve sanatıyla ilgili kestirme ifadelere yer verilmektedir. Doç. Dr. Rahim Tarım'ın Kültür, Dil, Kimlik: Behçet Necatigil'in Şiir Dünyası (İstanbul: Özgür Yayınları, 2002) adlı incelemesi ise gerek konunun bir bağlam içinde değerlendirilmesi, gerekse incelemenin kuramsal olarak temellendirilmesi açısından bu yargıların dışında tutulmalı.

Rahim Tarım, 1961 yılında İstanbul'da doğmuş. 1984'te İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdikten sonra 1986 yılında Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde yüksek lisans, 1992'de Marmara Üniversitesi Türkoloji Enstitüsü'nde doktora derecelerini almış. "Mehmed Rauf'un Hayatı ve Hikâyeleri Üzerine Bir Araştırma" başlıklı doktora teziyle 1993 yılında Türkiye İş Bankası'nın Edebiyat Araştırmaları Büyük Ödülü'nü kazanmış. (Bu tez 2000 yılında Akçağ Yayınları tarafından yayımlanmıştır.) Mehmed Rauf'un Siyah İnciler (İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 1997) adlı düzyazı şiirlerini yayıma hazırlayan Tarım'ın yine aynı yazara ilişkin Mehmed Rauf: Hayatı, Sanatı, Eserleri (Ankara: İş Bankası Yayınları, 1998) ve Mehmed Rauf'un Anıları (İstanbul: Özgür Yayınları, 2001) başlıklarını taşıyan iki kitabı daha bulunmakta. Yazar, Mimar Sinan Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde görev yapıyor.

Rahim Tarım'ın incelemesi "Önsöz" dışında "Kültür", "Dil", "Kimlik" ve "Değerlendirme" başlıklı dört ana bölüm ve "Sonuç" kısmından oluşuyor. Her bölüm kendi içinde alt başlıklara ayrılmış. Tarım, "Önsöz"de amacının Behçet Necatigil'in "Türk edebiyatı ile ilgili düşüncelerini sergilemek ve şiirlerini tek tek değerlendirmek değil, onun sanatçı, şâir kimliğinin nasıl oluştuğunu 'kültür, dil ve kimlik' bağlamında gösterebilmek" (8) olduğunu söylüyor. Bu amaç doğrultusunda yazar, "Kültür" bölümünde, özellikle kültür, gelenek ve dil bağlamında kuramsal bir çerçeve oluşturmaya çalışıyor. "[G]eçmişin deneyimlerinin kültürel bir aktarım olarak bize gelenek yoluyla ulaştığı[nı]" (17) söyleyen Tarım, dil ve kültür arasındaki zorunlu ilişkiye dikkat çekiyor (21). Yazar, bu yargısını Erich Rothacker, Wilhelm von Humboldt ve Nermi Uygur'dan yaptığı alıntılarla destekleyerek özellikle Humboldt ve Edgar Morin'den hareketle dildeki iki anlatım olanağından, şiir ve düzyazıdan bahsediyor (26). Kitabın "Kültür ve Necatigil" alt başlıklı bölümünde ise Tarım, Necatigil'in yaşam öyküsüne değinerek özellikle şairin Batı edebiyatından yaptığı çeviriler üzerinde duruyor.

"Dil" adını taşıyan ikinci bölüm de ilk bölüm gibi dört alt başlıktan oluşuyor. "Şiir Dili" konulu bölümde Tarım, Necatigil şiirini incelerken, kuramsal bir temel oluşturmak amacıyla, modern şiir tartışmalarında önemli bir ölçüt sayılan "şiir dili" ile "gündelik dil" ayrımını ele alıyor (48-49). Şiirin etkileme gücünü öncelikle söz dağarcığı ve söz diziminden aldığının altını çizen Tarım (48), ikinci alt başlıkta ise şiirde anlamı imge, metafor, simge ve mit bağlamında irdeliyor. Necatigil şiirinde bu öğelerin neye karşılık geldiğini değerlendirmeden önce yazar, terimlerin genel olarak edebiyatta nasıl kullanıldığına ilişkin bilgiler veriyor; böylelikle, incelemenin genel okur tarafından da anlaşılmasını olanaklı kılıyor. "Dil ve Gelenek" başlığı altında ise Tarım, deyiş yerindeyse, "gösterge avcılığı"na soyunarak Necatigil'in şiirde yaptığı göndermelerin peşine düşmüş. "Bugünün şiiri mümkün olduğu kadar eskiye atıflarla ilerlemelidir" (121) diyen şairin gelenekten yararlanma konusundaki kaynaklarını yazar, Türk ve Batı kültür ve edebiyatları olmak üzere iki ayrı başlık altında inceliyor (126). "Türk Kültürü ve Edebiyatı" başlığı altında Behçet Necatigil'in destanlara, Dede Korkut Hikâyeleri'ne ve halk hikâyelerindeki kahramanlara yaptığı göndermeleri su yüzüne çıkaran Tarım, özellikle Necatigil şiirinde Divan edebiyatının izleri üzerinde titizlikle duruyor.

Şairin "İncir Yaprakları" adlı şiirinde geçen "Ellerinde uzatılan ilk elma / Yüzlerinde alı al bir kızartı" (146) dizeleri, sıradan bir şiir okuruna Âdem ile Havva'yı hemen hatırlatabilir, ancak bazı şiirlerdeki göndermelerin anlaşılması için, Rahim Tarım'ın bir "Necatigil sözlüğü" niteliği de taşıyan kitabına başvurulmalı. Örneğin, Necatigil'in "Hüthüt" şiirinde yer alan "Süleyman ve Sabâ, Hüthüt ve Belkıs / Söylerdi sorsaydık, geç git, bunlar - -" (154) dizeleri Tarım'ın kıssalara ilişkin yaptığı açıklamalardan bağımsız olarak anlaşılabilir görünmüyor. Çalışmada, Batı kültürü ve edebiyatından gelen öğelerle ilgili olarak ise, Necatigil'in şiir ve roman çevirilerinin kendi şiirine olan yansımaları örnekleniyor. Yazara göre, Behçet Necatigil'in şiirlerinde Doğu ve Batı kültüründen gelen özelliklerin bir arada kullanılması, şiirdeki anlamın "çok yönlü bir değerlendirmeye açık olması bakımından [da] çok önemlidir" (198). Necatigil şiirinde "anlamın çok yönlülüğü", kitabın bir sonraki alt bölümünde biçimsel olarak da ortaya konmakta. Tarım, "anlam çoğaltmaları"nın (207), şiirde bölme (211) ve düşünce çizgileri ile (215) kelimelerin işaretsiz ya da büyük harf kullanılarak (214) bölünmesi sonucu sağlandığını örneklerle temellendiriyor. Yazar, Necatigil'in Alman imlâsından aldığı bu işaretlerin Türk şiirinde ilk kez kullanıldığının altını çiziyor.

İncelemenin "Kimlik" adını taşıyan üçüncü bölümünde ise yazar, "kimlik" ile "bellek" arasındaki doğrudan ilişki üzerinde duruyor ve Necatigil'in şiirlerinde "hatıralar"ın ve "hatırlama"nın önemli bir yer tuttuğundan söz ediyor (228). Yine aynı bölümde, Necatigil şiirinde "insan", "zaman" ve "mekân", dış ve iç karşıtlığı bağlamında ele alınarak "yaratıcı insanın ikili bir karşıtlık içinde olduğunu" (257) söyleyen Carl Gustav Jung'dan hareketle bu gerilimin Necatigil şiirindeki yansımalarına dikkat çekiliyor. Yazınsal yapıtların mutlaka belirli bir akım içinde değerlendirilmesine karşı çıkan Tarım, Necatigil gibi "ilk şiirlerinden itibaren sürekli bir arayış içinde" (283) olan bir şairin kolaylıkla bir akıma ya da şiir topluluğuna dahil edilemeyeceğinin altını çiziyor. Dördüncü ve son bölüm olan "Değerlendirme"de ise Tarım, Necatigil şiirine "farkındalık", "doluluk" ve "yaşantı birliği" gibi, kendi deyişiyle "felsefî ve estetik ölçütlerin" (8) ışığında bakıyor. Özellikle, Hilmi Yavuz'dan ödünç alınarak Necatigil şiiri bağlamında yeniden kullanılan ve "varoluştan gelen eksikliği" şiir ve felsefeyle aşma olarak tanımlanabilecek "doluluk", Necatigil şiirini anlamada önemli bir yer tutuyor. "Sonuç" bölümünde ise incelemede varılan yargılar maddeler hâlinde sunulmuş.

Behçet Necatigil şiirini anlamlandırabilmek, kültürel bir alt yapıyı, şairin deyişiyle "şiir eğitimi"nden geçmiş olmayı gerektiriyor. Rahim Tarım'ın böyle zor bir işin üstesinden gelmiş olması, onun, Necatigil'in tanımladığı "ideal okur" ölçütlerine uygunluğunun bir kanıtı. Rahim Tarım'ın kitabı, Behçet Necatigil üzerine yapılan çalışmalara çok önemli bir katkıda bulunduğu gibi diğer Türk şairleriyle ilgili incelemeler için de bir örnek oluşturuyor.

sehnazs@bilkent.edu.tr