DERGİ
Yirminci Yılında Hürriyet Gösteri
Sayı 7: Güz 2001
Hürriyet Gösteri, bir kültür dergisi olarak Türkiye koşullarında zor bir işin üstesinden gelerek yirmi yıl boyunca ayakta kalmayı başarabilmiş ender dergilerden biri.  İlk sayısının yayımlandığı Aralık 1980’den bu yana sanat ve edebiyat olaylarını yakından izledi, okurlarıyla paylaştı, dergiciliğimize yeni bir soluk getirdi.  İlk ürünlerini Gösteri aracılığıyla okurlarına ulaştıran pek çok yazar, ilk ödüllerini de bu dergiden aldı.

Gösteri denince akla ilk gelen isim olan Genel Yayın Müdürü Doğan Hızlan, kuruluşundan bugüne derginin geçirdiği bütün evrelere tanık olmanın heyecanını ve gururunu yaşıyor.  Dergiye emek veren, yazıları, şiirleri, incelemeleriyle destek olan herkes onun belleğinde yer etmiş.  Hızlan, Temmuz 2001’de 229. sayısına ulaşan derginin bu özel sayısında yer alan “Yirminci Yıl Mutluluğu” başlıklı yazısında ilk sayıyı çıkarmaya hazırlandıkları sırada hiçbir dostunun onu yalnız bırakmadığını, kimden yazı istediyse gönderdiğini söylüyor.

Emeği geçen başlıca kişileri derginin yirminci yılı vesilesiyle selamlıyor Doğan Hızlan.  Daha önce sorumlu yazıişleri müdürlüğü görevini yürütmüş olan Adnan Özyalçıner’in dergiye edebiyatçı seçiciliğini kazandırdığını, sınırlarını genişlettiğini, Salim Alpaslan’ın ise kılı kırk yaran titizliğiyle, yazı seçiminden sayfa düzenine kadar kusursuz dergi hazırlama ilkesini getirdiğini belirtiyor.  Aynı görevi yıllardır üstlenen Hami Çağdaş’ın ise derginin konularını çeşitlendirdiğini, ilgi alanlarının genişliğini dergiye yansıttığını söylüyor.  Hızlan’a göre, Hürriyet Gösteri, onun yalnızca işi değil, hayatının bütünü.  Doğan Hızlan, “Yirminci Yıl Mutluluğu” başlıklı yazısında, fotoğraf danışmanlığını yapan Ara Güler’i, grafik tasarımcısı Ali Alparslan’ı, dergiye değişik dönemlerde emek vermiş olan Faruk Şüyun ve Necati Güngör’ü anmadan edemiyor.

Hürriyet Gösteri’nin yazarlarına baktığımızda, derginin edebiyat dünyamızda neden bu kadar önemli bir yere sahip olduğunu anlamak olanaklı.  Bu yazarlar arasında Adalet Ağaoğlu, Füsun Akatlı, Metin And, Melih Cevdet Anday, Özdemir Asaf, Yusuf Atılgan, İlhan Berk, Salâh Birsel, Edip Cansever, Cemal Süreya, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Abidin Dino, Azra Erhat, Mehmet Kaplan, Bilge Karasu, Feyyaz Kayacan, Onat Kutlar, Pınar Kür, Mehmed Kemal, Berna Moran, İlber Ortaylı, Orhan Pamuk, Oktay Rifat, Zeyyat Selimoğlu, Haldun Taner, Server Tanilli, Talât Tekin, Turgut Uyar, Hilmi Yavuz ve Can Yücel gibi adlara rastlıyoruz.

Doğan Hızlan, Hürriyet Gösteri’nin belli adların tekelindeki bir dergicilik anlayışından uzak durduğunu söylüyor ve çeşitliliğin, renkliliğin, karşıtlıktan doğan doğruların bu derginin sayfalarına yansıdığını belirtiyor.

Bu çeşitliliği ve renkliliği, yukarıda adını andığımız yazarların bir bölümünün Gösteri’de yayımlanan bazı yazılarının başlıklarında da görmek mümkün: Özdemir Asaf, “Bir Kişi Daha Vardır”; Yusuf Atılgan, “Sıradan Bir Gün”; Salâh Birsel, “Ben ve Ben”; Edip Cansever, “Bütün Mutlulukların Toplamı”; Cemal Süreya, “Dostluğu Mahalle Arkadaşlığı Gibi...”; Fazıl Hüsnü Dağlarca, “Şiirle Yaşarım”; Abidin Dino, “Şairler ve İstanbul”; Bilge Karasu, “Gün Güne Benzer mi ki?”; Mehmed Kemal, “Ara Güler ve Picasso”; Berna Moran, “Batılılaşma Sorunu ve Türk Romanının Bazı Özellikleri”; Zeyyat Selimoğlu, “Öykünün Çekirdeği”; Can Yücel, “Günebakanları Korumakla Uğraşıyorum”.

Gösteri’nin yirminci yıl özel sayısında yer verilen “İlk Sayıların Rüzgârıyla” başlıklı bölümde derginin birinci sayısında yayımlanan bazı yazılar okura yeniden sunuluyor. Bu yazılar, aynı zamanda, derginin baştan beri tutturduğu düzeyin de bir göstergesi: Fahir Aksoy, “İslamda Resim Yasağı ve Osmanlılar”; Salâh Birsel, “Esmer ve Sarışın”; Osman Zeki Çakaloz, “Gerçek Üstüne İki Ayrı Resim Yorumu: Burhan Uygur... Mustafa Pilevneli...”; Fethi Naci, “Türkiye’de Roman ve Toplumsal Değişme için Notlar: Roman Gerçeği Toplum Gerçeği”; Doğan Hızlan, “Oktay Rifat’la Konuşma”; Ekrem Karadeniz, “Çok Seslilik / Tek Seslilik”; Mehmed Kemal, “Orhan Veli’nin Şiiri”; Sezer Tansuğ, “Nedim Günsür’ün Sanatçı Gücüne Dair”.

Filiz Ali, yirminci yıl özel sayısında yer alan “Gösteri ile Yirmi Yıl” başlıklı yazısında, derginin ilk sayısının çıkmasını heyecanla bekledikleri sırada şairler, yazarlar, ressamlar, mimarlar, müzisyenler olarak birbirlerinin evlerinde toplanıp sohbet ettiklerini söylüyor.  “Sanatlar ve sanatçılar arasında iletişim önemliydi ve vardı” diyor ve ekliyor: “Gösteri, her sayısı merakla beklenen ve okunan, disiplinlerarası iletişime önem veren görüşüyle doyurucu ve dolu bir dergi olma yolunda çok başarılıydı”.

Gösteri dergisi ilk çıktığı günden bu yana sayfalarında edebiyatın yanı sıra birçok sanat dalına yer verdi. Baştan beri opera, bale, çok sesli müzik, tiyatro, sinema ve plastik sanatlar arasında köprü kurmayı başarıyla sürdürdü.  Kültür ve sanat yaşamımızın vazgeçilmezleri arasında olan Hürriyet Gösteri yine de ağırlıklı olarak bir edebiyat dergisi.  Gösteri bugünkü vazgeçilmez konumunu sayfalarında ünlü isimlere olduğu kadar genç yeteneklere de yer verme cesaretini göstermesine, özel dosyalarıyla sanatın ve sanatçının sorunlarını gündeme getirmeyi ihmal etmemesine ve bilimsel yöntemlerle yapılan sanat eleştirisine önem vermesine borçlu.

Özel dosyalarıyla sanatın ve sanatçının sorunlarını gündeme getirmeyi ihmal etmeyen Gösteri, bilimsel yöntemlerle yapılan sanat eleştirisine de büyük önem veriyor.  Gösteri’nin ilk yıllarında yayınlanan dosyalara baktığımızda, “Türk Yazarları Ödül Mekanizmasını Tartışıyor”, “Eleştirmenler, Romancılar Türk Romanının Gelişim ve Değişimini Tartışıyorlar”, “Romancılarımız Türk Romanının Bugününü Anlatıyor”, “Şiirimizde Gençler Olgusu”, “Sinemamız Edebiyatımıza Bakıyor”, “Nasıl Yaşıyorlar-Yaratıyorlar” gibi önemli dosyalarla karşılaşıyoruz.  Ayrıca “Türkçe’de ‘Dil’ Olayı” “Folklor Unutuldu mu?” “Feminizm Nedir? Ne Değildir?” ve “Kitap Okumuyoruz” gibi hala güncelliğini koruyan konulara rastlamak da mümkün. “Yeni Türk Sineması ve Sorunları”, “Fotoğraf Sanat mıdır?”, “Her Yönüyle Türk Karikatürü” gibi dosyalar ise Gösteri’nin edebiyat dışındaki sanat dallarına başından beri verdiği önemin bir göstergesi.  Bu ilk sayılarda derginin yazıları, “Edebiyat”, “Müzik”, “Resim”, “Tiyatro”, “Sinema”, “Fotoğraf” gibi başlıklar altında toplanıyor.  Ayrıca birçok sayıda bir anket konusu ele alınıyor.

Yirmi yılı geride bırakmasına karşın hâlâ genç kalan, dinamizmini ve sanat aşkını kaybetmeyen Hürriyet Gösteri’nin gelişmeye ve yeniliğe açık olmayı, sanata bilimsel ve eleştirel yaklaşımları desteklemeyi sürdürdükçe kültür ve sanat yaşamımızdaki yerini koruyacağına ve daha nice yirmi yıllara ulaşacağına hiç kuşku yok.

Pınar Aka