Osmanlı Çoksesliliğinin Portresi: Hayat, Olduğu Gibi
Sayı 6: Bahar 2001 
Harf devriminden önce yayımlanmış birçok yapıt bugün ne yazık ki unutulmuş durumda. Oysa bunların bugün de okunabilir hale getirilmeleri hem edebiyat hem de diğer disiplinler için büyük önem taşıyor. Ermeni yazar Krikor Zohrab'ın Hayat, Olduğu Gibi adlı kısa öykü kitabı, 2000 yılının Ekim ayında Ayraç Yayınevi tarafından yayımlandı. Kudret Emiroğlu tarafından bugünkü harflere çevrilen kitap, Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü öğretim üyelerinden Dr. Zuhal Kargı Ölmez ve yüksek lisans öğrencisi Arzu Özzayim tarafından yayıma hazırlandı. Ölmez ve Özzayim'in çalışmaları, günümüz okuyucusunu, Hayat, Olduğu Gibi'de geçen; fakat Türkçe Sözlük'te bulunmayan Osmanlıca sözcüklerin bugünkü karşılıklarına ulaştırıyor.

Krikor Zohrab'ın bu kısa öykü kitabı, Ermenice olarak ilk kez 1911 yılında Gyankı İnçbes Vor E adıyla yayımlanmış. Yapıt iki yıl sonra Diran Kelekyan tarafından Osmanlıca'ya çevrilmiş ve Hayat, Olduğu Gibi başlığıyla dönemin ünlü yayımcısı Ahmet İhsan (Tokgöz) tarafından yayımlanmış. Diran Kelekyan, "Birkaç Söz" adlı sunuş yazısında İkinci Meşrutiyet sonrasında kurulan Millet Meclisi'nde İstanbul Vekili olan Zohrab Efendi'nin demokrat görüşleri, hukukçuluğu, gazeteciliği ve edebî kişiliğiyle, yaşadığı dönemin entelektüel dünyasında önemli bir yeri olduğunu söylüyor.

Kelekyan, Ermenice şiir, öykü ve roman yazarı olan Krikor Zohrab'ın kısa öykü kitabının önemini ise şöyle beliıtiyor: "Ermeni, Rum, Bulgar gibi anâsır-ı Osmaniye'nin edebiyat-ı hazırasına adem-i vukuf tabüdir ki yabancılık tevlid eder; anâsır arasında tanışmak, bilcümle ahval-i içtimaiye ve medeniyeye vukufla olur; şüphe yoktur ki zamanımızda bir kavıni tanıtacak hâlât-ı medeniyenin başlıcalarından biri edebiyatıdır; edebiyat, mefkure-i akvamın hülasa-i hakikiyesidir" (13).

"Boyun Borcu", "Mevt-i Mesud", "Ayınga", "Maske", "Kilise Havlusunda", "Cogo", "Poturlu", "Avdet", "Armenisa", "Zann Edersem" ve "Agopik" başlıklı 11 kısa öyküden oluşan Hayat, Olduğu Gibi, Ermeni toplumunun o döneme ait yaşam tarzı, hayata bakışı ve zihniyeti hakkında fıkir veryor. Krikor Zohrab'ın öyküleri, aşk, evlilik, din, ahlakî değerler, yoksulluk ve toplumsal sorunlar gibi birçok evrensel konuyu o toplum çerçevesinde ve gerçekçi bir anlatımla yansıtıyor. Yazarın gözlemleri, Osmanlı yaşamındaki değişimler, Avrupa'nın etkisi ve azınlıkların konumu üzerinde yoğunlaşıyor: "Bu kilisenin Ermenilere aid olduğu acaba sahih midir? Orada Türkçe konuşuluyor, Fransızca teati-i selâm olunuyor. Etrafımda ancak, elleıinde eldiven, başları açık, İştayan Mağazası'ndan giydirilmiş kuklalar gibi duran Avrupalılar göıüyorum. Dua eden yok. Her tarafda sükût hüküm-ferma" ("Armenisa" 105).

Yazar, geleneksel yaşam biçimini sürdürmeye çalışan ve Avrupalı yaşam tarzının etkisinden kaçamayan çoksesli Osmanlı toplumunun, daha çok da Ermeni cemaatinin sıradan insanlarının öykülerini anlatarak okuyucuyu geçen yüzyılın başlarına götürüyor. Dönemin dili, yaşayış biçimi ve Osmanlı'nın renkli toplum yapısını tanıtan bu yapıtın yeni harfler ve açıklamalarla Türkçe'ye kazandırılması kültürümüze önemli bir katkıdır. 

Alena Ramiç