|
|
Şair Hilmi Yavuz, 4 Mayıs 1999 Salı
akşamı Türk Edebiyatı Bölümü ve Merkezi'nin düzenlediği Bilkent Şiir
Günleri'nin konuğuydu. Program, Bölüm Başkanımız Prof. Talât Halman'ın
açış konuşmasıyla başladı. Daha sonra sözü, Bölümümüz öğretim üyelerinden
Dr. Süha Oğuzertem aldı.
Geçmişte Hilmi Yavuz'un öğrencisi olan Oğuzertem'in şu sözleri dikkat çekiciydi: "Hilmi Yavuz, biz onu tanıdığımız zaman da genç ve özgün bir düşünürdü, bugün de öyle. Hep bilgi yüklüydü ama hiçbir zaman malumatfürûş olmadı; birçok alanda birden uzmandı ve hiçbir zaman kendini yinelemeye ve yüzeyselliğe düşmedi". Yavuz, bu sözleri içtenlikle kabul ederken gerçekten iyi şiir yazdığına inandığını, kendisini önemsediğini ve bununla da gurur duyduğunu açıkladı. Bu şiirleri yazabilmesini sağlayan esin perilerinin kendisinden önce yaşamış şairler olduğunu belirten Hilmi Yavuz, "al eline kalemi, yaz başına geleni" türünden şiirlerin gerçek şiir olmadıklarını, olamayacaklarını dile getirdi. İyi şiir yazabilmek için doğulu-batılı ya da gelenekçi- modern değil, bunların tümünü kapsayacak zihin haritasına sahip "sahih" bir şair olmak gerektiğini belirtti. Sahih şairlere örnek olarak Asaf Hâlet Çelebi, Behçet Necatigil ve kendisini gösterdi. Bu açıklamalardan sonra Hilmi Yavuz, bir konuyu tümüyle işleyen ve Türk şiirine farklı bir yaklaşım getiren şiir kitaplarından kendi seçtiği şiirleri okudu. Bunlar arasında, Bedreddin Üzerine Şiirler adlı kitabından "Beyazıd Paşa", Doğu Şiirleri'nden "Doğunun Kalıtı", Yaz Şiirleri'nden "Taflan", Gizemli Şiirler'den "Söylem", Söylen Şiirleri adlı kitabından "Orpheus'a Şiirler", Ayna Şiirleri'nden "Kimlik Sonnet'si", Çöl Şiirleri'nden "Yüzündeki Çöl" ve Akşam Şiirleri'nden "Akşam ve Sen ve Ben" adlı şiirleri vardı. Böylece konuklar, Yavuz'un şiirlerini, onun kendi sesinden dinleme fırsatı buldu. Daha sonra konukların sorularını yanıtlayan Yavuz, şiir yazmanın ve şiirin sorunları üzerinde durmanın birbirinden ayrılmayacağını özellikle vurguladı. 1994 yılının Ekim ayında Mimar Sinan Üniversitesi dersliklerinden birinde şu cümle yankılanıyordu: "En büyük amacım size Türkçe öğretmek olacak; 'Türkçe bilmeyen öğrenciyi okuldan mezun etmem". Hocalarıyla yeni tanışan öğrencilerde - o öğrencilerden birisi de bendim - korkuyla karışık bir hayret gözlemleniyordu. Ders çıkışındaysa koridorda şu soru yankılanıyordu: "Türkçe bilmeden üniversiteye gelinir mi?" Hilmi Yavuz'un sözlerinin anlamını daha sonra kavrayabildik. Bir dil, ancak ömür boyu çalışarak öğrenilebilirdi ve üniversite bu basamaklardan sadece birisiydi. Yaşamını, öğrenmeye ve öğretmeye adamış olan, dört sene boyunca öğrencisi olmaktan gurur duyduğum Hilmi Yavuz, 4 Mayıs 1999 akşamı, yapıtlarıyla, Bilkentlilere ve diğer üniversitelerden gelen konuklara unutulmaz bir gece yaşattı. Bilkent Şiir Günleri etkinliğine katılımından dolayı Hilmi Yavuz'a içtenlikle teşekkür ediyoruz. Hülya Bulut
|