“Çağının Eleştirmeni” Hüseyin Cöntürk’ün Ardından
Erkan Erginci
Sayı 14: Kış 2004

Aramızdan 22 Haziran 2003’te ayrılan değerli eleştirmen Hüseyin Cöntürk’ün kitap ve kupürlerinin Bilkent Üniversitesi Kütüphanesi’ne bağışlanması dolayısıyla 15 Aralık 2003’te Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Merkezi ve Bilkent Üniversitesi Kütüphanesi tarafından bir anma ve değerlendirme etkinliği düzenlendi.

1918 yılında İzmir’de doğan Hüseyin Cöntürk, özellikle 1950’li ve 1960’lı yıllarda yazdığı yazılar ve yayımladığı kitaplarla Türkiye’de nesnel eleştiri anlayışının öncüsü durumuna gelmişti. 1941 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’nden mezun olan Cöntürk’ün ilk eleştiri yazısı 1955 yılında yayımlandı. Yeni Eleştiri anlayışından etkilenen Cöntürk, izleyeceği eleştiri anlayışını sistemli hâle getirerek 1958 yılında Eleştirmeden Önce başlığıyla yayımladı. Bu kitabını, özellikle şiir eleştirisi alanında yoğunlaşan diğer kitapları izledi: Çağının Şairi (1960), Turgut Uyar (1961), Günlerin Götürdüğü (1962), Behçet Necatigil ve Edip Cansever Üstüne (1964). Hüseyin Cöntürk’ün Bilkent Üniversitesi Kütüphanesi’ne bağışlanan toplam 4.427 kitabının 3.697’si günümüz alfabesiyle Türkçe, 281’i eski alfabeyle Türkçe, 446’sı İngilizce yapıtlardan oluşuyor. Bunlardan 2.067’sinde Hüseyin Cöntürk’ün kendi elyazısıyla düştüğü notlar bulunuyor. Üzerinde not bulunan bu kitaplara kütüphanenin “Hüseyin Cöntürk Özel Koleksiyonu”nda ulaşılabiliyor. Hüseyin Cöntürk’ün dergi ve gazetelerden kesip dosyaladığı binlerce kupür ise ayrıştırılıp sınıflandıktan sonra okurların kullanımına sunulacak. Proje tamamlandığında, bu kupürlerin künye bilgilerine İnternet ortamında ulaşacak araştırmacılar kupürlerin kopyasını kütüphanede bulabilecek; edebiyatla ilgili kaynaklara ulaşmada sıkıntı çeken araştırmacılar böylelikle bu önemli hizmetten yararlanabilecekler.

Bilkent Üniversitesi Kütüphanesi ile Türk Edebiyatı Merkezi’nin birlikte düzenledikleri etkinliğin anma töreni bölümü Bilkent Üniversitesi Kütüphanesi’nde yapıldı. Kütüphanedeki törende Kütüphane Müdürü Dr. Phyllis L. Erdoğan ve Cöntürk ailesini temsilen törene katılan Prof. Dr. Mehmed Ali Nûrâniyân birer konuşma yaptılar. Sunuculuğunu Kitap Sağlama Birim Amiri Havva Alkış’ın yaptığı etkinlik, Kütüphane Müdürü Dr. Phyllis L. Erdoğan’ın konuşmasıyla başladı. Dr. Erdoğan konuşmasında, daha çok edebiyat çalışmaları ile tanınan Cöntürk’ün az bilinen yönü olan mühendisliği üzerinde durarak şunları söyledi: “İnşaat yüksek mühendisi olan kayinbiraderim ve bazı arkadaşları, ilk çalışmaya başladıkları yıllarda Hüseyin Cöntürk ile beraber görev yapmışlar. Onlarla görüştüğümde hepsi kendisini saygı ve sevgi ile andılar. Sayın Cöntürk’ün çalışkanlığını, mühendisliğe büyük katkılarını hatırlayıp, hep omzunda taşıdığı, içi notlar ve şiirlerle dolu çantasını anlattılar. Türkiye’ye büyük hizmetleri olduğunu söylediler”. Konuşmasında Cöntürk’ün mühendislik alanındaki bazı çalışmalarından söz eden Erdoğan, “Mütevazı kişiliğini ve sıcak insanî ilişkilerini kullanarak çevresindeki genç mühendisleri araştırma ve yayına teşvik eden Hüseyin Cöntürk[’ün], bu genç mühendislerin uluslararası hidroloji projelerinde Türkiye adına önemli görevler almalarında önder ol[duğunu]” belirtti. Dr. Erdoğan konuşmasını şu sözlerle bitirdi: “Büyük edebiyatçı ve mükemmel bir mühendis olan Hüseyin Cöntürk’ü saygı ile anıyor, eserlerini Bilkent Üniversitesi Kütüphanesi’ne bağışlayarak çok sevdiği genç insanların hizmetine sunulmasında önemli bir adım atan kardeşi Dr. Şâyan Alizâde Nûrâniyân Cöntürk’e sonsuz saygılarımızı ve teşekkürlerimizi sunuyoruz”. Dr. Phyllis L. Erdoğan’ın ardından kürsüye gelen Prof. Dr. Mehmed Ali Nûrâniyân, Cöntürk ailesi adına yaptığı konuşmada Cöntürk’ün kitaplarının araştırmacılar için yararlı olabilecek bir şekilde değerlendirilmesi konusunda uzun zaman düşündüklerini ve sonunda tüm kitapları ve Cöntürk’ün yıllar içinde özenle arşivlediği binlerce sayfayı bulan kupürleri Bilkent Üniversitesi Kütüphanesi’ne bağışlamayı uygun gördüklerini belirtti. Prof. Nûrâniyân’ın katkıda bulunanlara teşekkür etmesinden sonra Hüseyin Cöntürk adına hazırlanmış olan plâket açıldı.

Bilkent Üniversitesi Kütüphanesi’ndeki anma töreninin ardından C-Blok Amfi’deki değerlendirme etkinliğine geçildi. Sunuculuğunu bölümümüzün yüksek lisans öğrencilerinden Tuğba Yıldırım’ın yaptığı değerlendirme etkinliğinde sırasıyla Ahmet İnam, Süha Oğuzertem, Nuran Tezcan, Tuba Işınsu İsen-Durmuş ve Jale Özata-Dirlikyapan birer konuşma yaptılar. ODTÜ Felsefe Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet İnam, “Hüseyin Cöntürk ve Eleştirmenin Dört Özelliği” başlıklı konuşmasında Cöntürk’ün eleştiri tarihimizdeki önemine değindi: “Cöntürk’te ilkin edebiyat bilgisi, çözümleme donanımı, anlama ve yorumlama donanımı vardı. İkinci özelliği, değerlendirme sezgisinin yüksekliği, keskinliği, gelişmişliğiydi. [....] Üçüncüsü de, edebiyatı gerçekten yaşayan, duyan bir insandı: edebiyat onun için bir yaşam biçimiydi. [....] Dördüncü özelliğinin de etkinlik olduğunu söylemiştim. Etkin bir edebiyatçıydı Cöntürk. Yazmadığı zaman bile etkindi”. İnam, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Umarım genç arkadaşlar onun yapmaya çalıştıklarına yakışan çalışmalar yapacaklar ve Türkiye’de edebiyat eleştirisi, edebiyat beğenisinin güçleriyle sürecek. Cöntürk’teki dört özelliğin belki bir kısmı, hiç değilse bazı genç insanlara geçecek veya dörtte dörtlük özellikleriyle genç insanlar bu ülkede edebiyatı diri, canlı, düzeyli bir biçimde tutacaklardır”.

Prof. İnam’ın ardından, Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü öğretim üyelerinden Süha Oğuzertem, “Cöntürk’ün Kalıtını Değerlendirmek” başlıklı bir konuşma yaptı. Oğuzertem konuşmasında 20. yüzyıl Türk edebiyatından biraz haberdar olan herkesin Hüseyin Cöntürk’ün önemli bir eleştirmen olduğunu duyduğunu, ama bunun nedenini pek bilmediğini söyleyerek Cöntürk hakkında “yerinme” üslûbundan uzak somut değerlendirmeler yapılması gerektiğini belirtti. Oğuzertem sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Konuşmamın başlığını ‘Cöntürk’ün Kalıtını Değerlendirmek’ olarak belirlerken iki noktayı göz önünde bulundurdum. Bu başlıkla, bir yandan, Cöntürk’ün eleştirel kalıtını ana hatlarıyla, bazı somut öğeleriyle kısaca değerlendireceğimi belirtmek istedim; diğer yandan da, bu kalıtı değerlendirme görevinin önümüzde duran uzun vadeli bir konu olduğuna dikkat çekmeyi arzuladım. Ne de olsa, Hüseyin Cöntürk’ün kalıtının değerlendirilmesi, bugün burada yapılan konuşmalarla sınırlı kalmayacak, onun kalıtı nasıl bugüne ulaştıysa, bizden sonraki kuşaklara da (bugün konuşma yapacak olan olan iki doktora öğrencisince de temsil edildiği gibi) ulaşacaktır. Önümüzdeki dönemde Hüseyin Cöntürk ve yapıtlarıyla ilgili önemli çalışmalar, yayınlar yapılacak, bu süreçte, Cöntürk’ün 20. yüzyıl Türk edebiyat eleştirisindeki yeri iyice belirginleşecektir”. Oğuzertem konuşmasında Cöntürk’ün bugün de geçerli görünen görüşleri, tartışılması gereken görüşleri ve geçersiz sayılabilecek bir yaklaşımı üzerinde durdu.

Etkinlikte daha sonra Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü öğretim üyelerinden Nuran Tezcan, Hüseyin Cöntürk’ün Bilkent Üniversitesi Kütüphanesi’ne bağışlanan kitaplarında bulunan notları üzerine bir konuşma yaptı. Tezcan, konuşmasına şu sözlerle başladı: “Hüseyin Cöntürk’ün Turgut Uyar, Edip Cansever ve Behçet Necatigil üzerine yayımladığı kitaplar esas alındığında onun eleştiri odağının çağdaş Türk şiiri olduğu kolayca söylenebilir. Ancak kütüphanesinde bulunan kitaplar ve notlar incelendiğinde, onun eleştirmen kişiliğinin, Türk edebiyatının geçmişine giden bir okuma ve araştırma tutkusu ile, ölümüne değin süren, edebiyatı en son yayınlardan izleme tutkusuna dayandığı açıkça görülür. Cöntürk, Türk edebiyatını, geniş bir zaman diliminde, en önde gelen yazarlarından yeni yazmaya başlayanların ilk denemelerine değin okumuştur. Bu nedenle Türkçenin geçmişten günümüze gelen ve günümüzden geleceğe yönelen edebiyat inceliğini tanımış, tatmış, yakalamıştır”. Tezcan konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Cöntürk’ün kitaplarına yazdığı notlar, her ne kadar kendisi için aldığı notlar ise de birinci olarak bize onun okuma ve eleştirme yöntemini gösterir. Notlu kitaplarında bunu, Türk edebiyatını bilinçli olarak okumaya ve eleştiri ölçütlerini belirlemeye başladığı yıllardan itibaren izleyebiliriz”. Bu sözlerin ardından Tezcan, incelemeleri sırasında rastladığı bazı notları izleyicilerle paylaştı.

Nuran Tezcan’ın ardından söz alan Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü doktora öğrencisi Tûbâ Işınsu İsen-Durmuş, konuşmasında, hakkında yazacağı yazıdan dolayı (bkz. “Hüseyin Cöntürk ve Eleştiride ‘Yeni’lik”. Edebiyat ve Eleştiri 50 [Temmuz-Ağustos 2000]: 55-63) tanıştığı Cöntürk ile ilgili görüşlerini şu sözlerle ifade etti: “Hüseyin Cöntürk’ün amacı, eleştiriyi ciddi, objektif ve akademik bir çalışma durumuna getirmektir. Eleştirinin ciddiye alınması demek, onun bilimsel bir disiplin olduğunu kabul etmek demektir. Hüseyin Cöntürk, o zamana kadar alışılan eleştirilerden farklı olarak, önce fikirlerini kuramsal bir temele oturtur. Cöntürk’ün üzerinde en çok durduğu nokta, nesnel bir eleştiri anlayışının kurulmasıdır”. İsen-Durmuş sözlerini şöyle sürdürdü: “Cöntürk’ün vurguladığı öznel eleştiriden uzaklaşma ve nesnel ölçütler arayışı, eleştirmenlerin metne dönmelerini sağlar; böylelikle metin dışı unsurlar ikinci plânda kalır. Türk edebiyatına Hüseyin Cöntürk ile giren bu anlayış, aynı zamanda Yeni Eleştiri’nin de temelini oluşturur”.

Daha sonra kürsüye gelen Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü doktora öğrencisi Jale Özata-Dirlikyapan, Hüseyin Cöntürk’ün genç edebiyatçılarla olan ilişkisine değindi. Konuşmasında Cöntürk’le tanışmasını, görüşmelerini, Cöntürk’ün düşünsel yaklaşımlarını ve gündelik alışkanlıklarını anlatan Özata-Dirlikyapan, onun “tek başına bir kurum, bir enstitü” olduğunu belirterek sözlerini şöyle tamamladı: “Cöntürk, edebiyatın dışında gibi görünse de, tam göbeğindeydi. Yaşamının büyük bir bölümünü edebiyatın gereklerine göre düzenlemişti. Onu tanımış olmaktan büyük mutluluk duyuyorum”.

“Çağının Eleştirmeni: Hüseyin Cöntürk” etkinliğinin “Değerlendirmeler” bölümünde yapılan konuşmaların metinleri, Edebiyat ve Eleştiri dergisinin Mart-Nisan 2004’te yayımlanan 74. sayısının “Eleştirmen Hüseyin Cöntürk Özel Bölümü”nde yayımlandı (95-120).

erginci@bilkent.edu.tr